SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

KIYAMETİN SIFATI, CENNET VE CEHENNEM BAHSİ

<< 2810 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

59 - (2810) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا عبدالله بن نمير ومحمد بن بشر. قالا: حدثنا زكرياء بن أبي زائدة، عن سعد بن إبراهيم. حدثني ابن كعب بن مالك عن أبيه، كعب. قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "مثل المؤمن كمثل الخامة من الزرع. تفيئها الريح. تصرعها مرة وتعدلها أخرى. حتى تهيج. ومثل الكافر كمثل الأرزة المجذية على أصلها. لا يفيئها شئ. حتى يكون انجعافها مرة واحدة".

 

[ش (الخامة) الطاقة الغضة اللينة من الزرع، وألفها منقلبة عن واو. (المجذية) الثابتة المنتصبة].

 

{59}

Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Numeyr ile Muhammed b. Bişr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Zekeriyya b.. Ebî Zaide, Sa'd b. İbrahim'den rivayet etti. (Demişki): Bana İbni Ka'b b. Mâlik, babası Ka'b'dan rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Mü'minin misali ekinden bir deste gibidir. Rüzgar onu eğiltir. Kimi yere yıkar, kimi doğrultur. Nihayet kurur. Kâfirin misâli ise kökü üzerinde dimdik duran erze ağacı gibidir. Onu hiç bir şey eğiltemez. Nihayet sökülmesi bir defada olur.» buyurdular.

 

 

60 - (2810) حدثني زهير بن حرب. حدثنا بشر بن السري وعبدالرحمن بن مهدي. قالا: حدثنا سفيان عن سعد بن إبراهيم، عن عبدالرحمن بن كعب بن مالك، عن أبيه. قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "مثل المؤمن كمثل الخامة من الزرع. تفيئها الرياح. تصرعها مرة وتعدلها. حتى يأتيه أجله. ومثل المنافق مثل الأرزة المجذية. التي لا يصيبها شئ. حتى يكون انجعافها مرة واحدة".

 

[ش (انجعافها) الانجعاف الانقلاع. قال العلماء: معنى الحديث أن المؤمن كثير الآلام في بدنه أو أهله أو ماله. وذلك مكفر لسيئاته ورافع لدرجاته. وأما الكافر فقليلها. وإن وقع به شئ، لم يكفر شيئا من سيئاته، بل يأتي بها يوم القيامة كاملة].

 

{60}

Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Bişr b. Seriy ile Abdurrahman b. Mehdi rivayet ettiler. (Dedilerki); Bize Süfyan, Sa'd b. İbrahim'den, o da Abdurrahman b. Ka'b b. Mâlik'den, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Mü'minin misâli ekinden bir deste gibidir. Rüzgarlar onu eğiltîr. Bazen yere yıkar, bazen de doğrultur. Nihayet eceli gelir. Münafığın misali ise, kendisine hiç bir şey dokunmayan dimdik erze ağacı gibidir. Sonunda bu ağacın sökülmesi bir defada olur.» buyurdular.

 

 

61 - (2810) وحدثنيه محمد بن حاتم ومحمود بن غيلان. قالا: حدثنا بشر بن السري. حدثنا سفيان عن سعد بن إبراهيم، عن عبدالله بن كعب بن مالك، عن أبيه، عن النبي صلى الله عليه وسلم. غير أن محمودا قال في روايته عن بشر "ومثل الكافر كمثل الأرزة". وأما ابن حاتم فقال "مثل المنافق" كما قال زهير.

 

{61}

Bana bu hadîsi Muhammed b. Hatim ile Mahmud b. Gaylan da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Bişr b. Seriy rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyan, Sa'd b. İbrahim'den, o da Abdullah b. Ka'b b. Mâlik'den, o da babasından, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Şu kadar varki, Mahmud, Bişr'den naklettiği rivayetinde : «Kâfirin misâli ise erze ağacı gibidir.» demiş. İbni Hatim ise Züheyr'in dediği gibi münafığın misâli.» demiştir.

 

 

62 - (2810) وحدثناه محمد بن بشار وعبدالله بن هاشم. قالا: حدثنا يحيى (وهو القطان) عن سفيان، عن سعد بن إبراهيم (قال ابن هاشم: عن عبدالله بن كعب بن مالك، عن أبيه. وقال ابن بشار: عن ابن كعب بن مالك، عن أبيه) عن النبي صلى الله عليه وسلم. بنحو حديثهم. وقالا جميعا في حديثهما عن يحيى "ومثل الكافر مثل الأرزة".

 

{62}

Bize bu hadîsi Muhammed b. Beşşâr ile Abdullah b. Hâşim de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Yahya (bu zat Kattân'dır.) Süfyan'dan, o da Sa'd b, İbrahim'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen yukarkilerin hadîsi gibi rivayet etti. Bunların ikisi de Yahya'dan rivayet ettikleri hadîslerinde: «Kâfirin misâli ise erze ağacı gbidir.» demişlerdir. (İbni Haşim: Abdullah b. Ka'b b. Mâlik'den, o da babasından naklen, dedi. İbni Beşşâr ise: İbni Ka'b b. Mâlik'den, o da babasından naklen, dedi.)

 

 

İzah:

Bu rivayetleri Buhârî «Kitâbu'I-Merda»'da; Nesâî «Kitabu't-Tıb»'da tahric etmişlerdir.

 

Hâme: Ekin kümesi, yumuşak ekin sapı mânâlarına gelir.

 

Erze yahut erzen, çam cinsinden ulu bir ağaçtır. Buna sedir ağacı denir. Halk arasında katran ağacı diye maruftur. Aynî: «Ben bu ağacı Tarsus dağlarında ve Lârende'de gördüm. Uzunluğuna gelince, ondan bir ağacı şiddetli rüzgârlar sökmüş de, bir ucu karşiki dağa varmıştı. İki dağın arasında büyük bir vadi vardı. Ağaç dağdan dağa köprü gibi olmuştu. Kalınlığı ise yirmi kişi elele tutunsa kucaklayamayacak derecede idi.» diyor.

 

Ulemânın beyânına göre bu hadîsin mânâsı şudur : Mü'minin bedenine, ailesine veya malına elem, keder çok arız olur. Bu ise onun günahlarına kefiarettir. Derecelerini yükseltir.

 

Kâfirin başına belâ az gelir. Gelse de günahlarına kefaret olmaz. Onun belâsı kıyamet gününde tam olarak gelecektir.